Turkiye Forum

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Turkiye Forum

Türkiyem ( By.EvReN )


    Ve Çocuğun Uyanışı Böyle Başlamış

    avatar
    By.EvReN
    Admin


    Mesaj Sayısı : 159
    Kayıt tarihi : 03/03/09

    Ve Çocuğun Uyanışı Böyle Başlamış Empty Ve Çocuğun Uyanışı Böyle Başlamış

    Mesaj  By.EvReN Salı Mart 03, 2009 8:47 pm

    Gül kokuları çocukların kaburga kırıklarından geliyor
    Acıyı ve insanlığı çocuklar
    Böyle dayanılmaz kıldılar ve yeni suları
    Onların bilgileri getirdi
    Elleri önlerinde bağlı-duruşları
    Omuzlarından göğüslerine doğru kıvrık ve yumulu
    Yaşarlar ebedi göz ve ölümsüzlük aşısı yapan kitabı
    Ki şimendifer
    Nasıl peşinden koşturursa katarları yolcu kutularını
    Oralarda civarda
    Böcekler sürüngenler bulunan kırda
    Dönen çember- toprakla çalkalanan çocukların önünde
    Bir dev gezinir
    Şimşek düşer

    *
    Ve balık yumurtaları
    Ki onları balıklar
    Suyun gencine bırakırlar
    Ve suları da gezer ölüm
    Çelikağ yok eder insan eliyle uzanarak
    Hem balığı hem yumurtayı
    Hem yumurtadaki balığı
    Hem balıktaki yumurtayı.

    Toprağa dikili göz neler bulmaz
    İstese dağlar mı bulmaz
    Sonsuz gebelik ölümü suçiçeği gibi döken hayat
    Suları ve karaları uluyor birbirine
    Erkekler kadınla donlarının altında harp cep kitapları
    Dudaklarında verem çiçekleri uzaktan
    Yakından aynı ve ayrı uluslardan
    *
    Genç bir adamdım
    Tren uğurlardım

    Eski ve yeni efendileri
    Taç giyen şehzadenin karpuz gibi
    Ya da gemilere açılan çelik bir köprü gibi
    Serin kırmızı ve sıcağını bırakarak
    İkiye bölüneceği haberini
    Büyük olayları hava limanlarında zonklayan
    Trenlerle ben yolladım

    Parklarım vardı akşamları
    Kapatırdım
    Saati vurunca trenlerin beklenip gelmeyenlerin

    Bıldırcın tüneli ve bir açık bir örtülü tren
    Akşamsa hemen
    Korkardım-bir kızeline tutunarak
    Karşı komadan sarışın-onu dökülmüş yapraklara yayarak
    Çıkarırdım yanağından ürkek şapkalı
    Ve çantalı adamı
    Yaklaşırdı ve sorardı
    -Oralı mısınız oralıyım
    -alın ve okuyun incil ve yohannaya göre
    -misyoner misin değilim
    -O hah ha
    -Değilim ve okuyun yohannaya göre
    İnsana olan sevgim-bodurluğuna kurnazlığına
    Birden bilerek
    İstasyon bir boşluk
    Çünkü bir yok bir var
    Trenler çehreler
    *
    Üçüncü hat koş üçüncü hat
    Katlan elele katlandık ey Anna taş içinde heykelim
    Yonttum yonttum taş bitti sen çıkmadın
    Yanıldım avrupalanmakla çün bizde
    Kadını kelimeyle kurarlar saklarlar örtülerle
    Derken katar üstümüzdeki katardan çoğaldı
    Sen burgu oldun içimin dağlarına tünele girdin
    Strasburg akşamın karnında
    Uslu çocuk olarak bekledi
    Bianka boğazlanan boğanın önünde kaldı
    İstersek durduruldu diyelim
    Çünkü halklar vardı
    Güvercin halkı
    Meydan
    Göz halkı
    İnce doğranmış fransız halkı
    Ey anna sen kalkan balığı
    Kafa vurmayan fakat gövde vuran
    Ağzın karnından biraz yukarda
    Karnında bir anne yeni kız doğuruyor işaretleri
    Kan gidişmeleri
    Açık göğün önünde açık meydan halkları
    Bianka kıvılcım
    Ucu kendine kıvrılmış kılınç

    Öpüşümüz gizli olmalı
    Öpebilirsek uzanıp kaderlerimizden öpmeli
    Sıcak gözyaşı ve şikayetle
    Ağzı konuşmaz kılan
    Ağzımızda
    Dilimizi şişiren ayrılık bademi
    *
    Senin elin söyler
    Avucunun toprağa değip donan çizgileri
    Anlatır
    İstasyon çayevini dolduran gebeyi
    Dumanlı ve biraz her şey kokan gebeyi
    Aşkın
    Şişen bir yara gibi gelişip
    İçimizden iki yolcu gibi gideceğini

    Venedik birdenbire kavruldu
    Nedensiz ve niçin
    Çün korkunç
    Ve savaşla gidiyorsun
    Ama ancak sen
    Vurulduktan sonra ve kurşun
    Benden ayrıldı
    Ve gittin
    Ve dağ çöktü
    *
    Artık dayanamam
    Yabancı isimlerin isim ebelerinin içinden
    Yabancının ter kokusunun içinden
    Yabancının buyruğuyla geçmeye

    Ey toprağım kalkamadığım
    Üs kimin üssü
    Kime ait minare

    Ey sen karşımda paylaşılan
    Alna dudağa ve kalbe ayrılan
    Sen aşkım sabah doğrulunca bağırdım
    Geceleri sancınla kıvrandığım

    Karanlığı itiyorum yine gelir
    Sabahı seviyorum özlüyorum
    Seni aydınlığa getirip anlıyorum
    Daha sonra ışıksızlıkta anlamsız
    Ve sancım var
    İnceden ve derinden gözlüyorum
    Çılgınlık ve inceliyorum
    Kilom elli beş boy bir yetmiş üç
    Sen kendime etiplikle eklediğim
    Kanı benden canı ciğerimden alırdın
    Aydınlıktın
    Hep onarırdım eskiyenlerini güneşle

    Ay gece görününce açar aylığını
    Kurbanlar ve senin büyüklüğün dağınıklığın
    Çünkü her bölgeni başka bir şehirde yaşadım

    Küskünlüğünü aşk öncesi şehirde
    Etinin lekelerini doğduğum şehirde
    Korkularını ve yüksek korkmalarımla
    Irmağı kapayan boydan boya
    Suyu toprağa ilave eden şehirde
    Gidişini özel olarak
    Kalbimin bağışlandığı şehirde- en önce
    Ayrılık vardı hep

    Ay gece olunca pay eder ayrılığı
    Ey güzelce yakalandığım
    Mutlulukla sunulan
    Bize bahşedilen armağan kılınan
    Ayrılık sen ki
    Aşkın ve sanatın
    Durmadan doğumlar getiren anası
    Hep orada gebe karınların dibinde içinde
    Doğuma en yakı
    Doğmadan gibi ve aralıksız doğarak
    *
    Böyleydi kuruluş yapı ve bizim ustalığımız
    *
    Fakat sen
    Hep karşımda kalan
    Ağzı ağzımdan alınan
    Paylaşılmakta olan
    *
    Biz dördüncü Muratın kılıcının sivri ucunu tutuyoruz
    Keskin yanında karılarımız ve çocuklarıyla
    Hızla akan bir vatan tuttular
    Aşkın ve birlikteliğin çatısını orda kurdular

    Karılarımız her asrın insan güzelleri
    İmkan bekçileri
    Ağır arabalarla taşınan sancılarımız
    Ağır tabanlarımız
    Etten değil gibi az yiyen gövdemiz
    Toprağın ürününe avuç açan karşı koyan
    Yeri var olmayan bir lisanla bağlayan
    Sıcağa ve nalın kıvılcımına gerçek isimler koyan

    Irmak ve ırmağı süren yol
    Biri uzağında kaldığımız
    Öteki içine daldığımız

    Buzul uzaksa ve beraberlik ateşi kucaklamışsa
    Sabaha çıkmamız kolay
    Güneşi bir mızrak boyu yükseltmemiz
    Yabanı kolundan tutup germemiz
    Alnına bir mıh
    Sırtına bir yafta ekleyip göndermemiz
    Yekin seslerindeki yanlışlığı düzeltip
    Büyük doğrulamanın aklına geçmemiz
    Yavuz boğalara benzeyecek
    Ve sancı değiştiren hayvanlara

      Forum Saati Perş. Eyl. 19, 2024 6:50 pm